• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Ben Kimim?

                        
BEN KİM MİYİM?

Ustalar "Bu Dünya Hayatı Bir Gölge Oyunu ve Rüyadan İbarettir" diyor! 

Ve ben Saffet Dağdeviren; 
Senaryos
unu başkalarının yazdığı ve bana hiç de mantıklı gelmeyen kurallar ve standartlarla içi doldurulmuş böyle bir oyunda rol almak istemiyorum.

Tek amacım; azimle kendi içinde esen fırtınaları arayan ve "kendisi olma" uğruna "farklı olma" riskini göze alan  bir yolcu olmak ve kendi serüvenimi yaşamak... 

Bin dokuz yüz elli iki yılının bir bahar sabahı başladı bu dünyadaki yolculuğum. 
Ankara’nın en eski gecekondu yöresi Altındağ’da geçen okul yılları: ilkokul, ortaokul
, lise ve üniversite! 

Bu zaman dilimi içinde ailem, öğretmenlerim okumayı öğrettiler bana, bencil olmamamı tembih ettiler, yurttaşlık bilgisi, tarih ve coğrafyayı ezberlememi, kimya ve matematik problemlerini çözebilmem için mantığımı kullanmamı salık verdiler. 

Onca yıl boyunca okuyacak ve öğrendiklerimle ben iyi bir iş sahibi olacaktım, yaşamımda başarılı bir “Saffet” olarak anılacaktım. Olmadı; hem ailem hem öğretmenlerim bu noktada çok önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırdıklarını fark edemediler.

Bana (büyük bir ihtimalle size de), yaşama yalnızca bir geçim kaynağı olarak bakmam öğütlenmişti; eğer hayata bir şeyler kazanmak amacıyla hazırlanırsam “yaşamın asıl konusunu” ihmal edeceğim söylenmemişti. Yaşamı anlamanın, mutlu olmanın; sınavlara hazırlanmaktan, matematikte, tarihte ya da herhangi bir derste bilgili ve başarılı olmaktan çok daha önemli olduğu hatırlatılmamıştı.
 
Aslında yalnız ben değil, birçoğumuz aynı tuzağa düşmüştük; okuyacak, bir iş bulacak ve evlenip çoluk çocuğa karışarak yaşadığımızı zannedecektik, çünkü öyle şartlandırılmıştık. Ne yazık ki geleceğimizi okuyamadılar ve bizler zar gibi yaşamın ortasına atılıverdik.
Ve hiçbir ön hazırlığımız olmadığı için de yaşamın asıl nedeninden uzaklaştık; 
sonsuz düşlerimizden ve mutluluktan hüzünlü bir şekilde vazgeçmek zorunda kaldık.


Oysa “Yaşam bir fırsattır. Onu iyiye veya kötüye kullanmak sizin elinizde; bu size bağlı bir şey! Sizin dışınızda kimse bundan sorumlu tutulamaz. Sorumluluk her bireyin kendisine aittir” diyebilirlerdi, demediler.
“Hayatınızı bir ayin gibi tekdüze geçirmeyin; onu her gün çaba göstererek ve yaşamaktan zevk alarak tüketin!” de demediler.
Sık sık dile getirdikleri tek şey vardı; 
Hayata bir şeyler kazanmak amacıyla hazırlanmam ve yaşama sadece bir geçim kaynağı olarak bakmam!
 
Hızla değişen ve çoğu zaman kafamızı karıştıran bu dünyada yalnız olmadığımı biliyordum.
Bu dalgalı sularda birçok insan gibi bende aynı gemide, aynı zor tercihlerle karşı karşıyaydım. Bu ruh hali içinde kendi geleceğimle ilgili önemli kararlar vermenin öncesinde bütün zamanım mutsuz, kendisini üzüntü ve umutsuzluğun altında ezilmiş insanları
(kendim de dâhil) gözlemleyerek geçiyordu.
O güne kadar yaşama bağlı kalm
anın yolunun mutluluktan geçtiğini çevremin de etkisiyle hiç düşünmemiştim. 
Ruhsal check-up’tan geçip, kendimi yeniden yapılandırmazsam hayat gösterisinin çoğunu kaçıracağım gün gibi aşikârdı.

Paltomu vestiyere bırakıp bu eğlenceye katılmak ve bu olağanüstü yaşamın tadını çıkarmak istiyordum.
 
O günlerde bir kitapta okumuştum: “Evren olduğu haliyle mükemmeldir; değişmesi gereken SENSİN!” 
Yaşam denilen bu şölenin içinde olmak istiyorsam bu sözün peşine takılmalıydım.
O zaman hem kendim için doğru olan bir hayatı yaşayacaktım, hem de hayat benim için yeniden doğacaktı.
Her özgürlüğün bir faturası ola
cağını unutmadan hayatımı nasıl yaşadığıma ben karar vermeliydim; benim seçimim olmalıydı! 
  
Ancak isteklerimin gerçekleşebilmesi için önce ne istediğimi bilmem gerekiyordu.
En çok neyi yapmaktan hoşlandığımı keşfetmeli, hoşlandığım işi yaparken de para kazanmanın yollarını bir şekilde bulmalıydım.
Hayatın sevmediğim bir şeyi yapmak için çok kısa olduğunun farkına varmıştım; gerçekten sevdiğim bir şeye odaklanmalıydım!
Karar verdim!
Yaşamın zorlukları karşısında güçlü kalmak, yaşamın sancılı zamanlarında bile onun zevkini çı
karabilmek için bir amaç (vizyon) belirleyecek ve ona ulaşmaya çalışacaktım. 
Sokrates'in dediği gibi hayatımı düşünerek ve eyleme geçerek tüketmem gerektiğini unutmamalıydım.
 Gitmek istediğim yere, vizyonuma nasıl varabileceğimi belirleyebilmek, yolculuğumun haritasını çıkarabilmek için işe önce nereden başlamalıydım? Bu soru zihnimde sürekli yinelenip durdu; sonuçta bir şekilde yola çıktım!
 
Yolum uzundu, bunun bilincindeydim!
Adım adım mücadele etmek, hedefime ulaşabilmek için düzinelerce görev, ayrıntı ve engelle uğraşmak zorundaydım.
Zorluklar karşısında alt üst olmak yerine, bunlara karşı savaş vermem gerekiyordu.
Yalnız faturalarımı ödemek için değil, öncelikle kendimi tanımak, olumlu olumsuz her şart ve durumda mutlu olmak için yaşayacaktım. İçinde bulunduğum çevreye mutluluk adına nasıl daha çok katma değer sağlayabilirim diye çaba göstermeliydim ve belki de
en önemlisi bir şey için yaşamalıydım.


Mevlana, Divan-ı Kebir’in yedinci cildinde şöyle der: 
“…bir istek, bir ideal için yola çıkan kişinin karşılaştığı zorluklardan şikâyet etmeye hakkı olamaz!”
Benimde geleceğe yönelik olarak hayalimde yarattığım güçlü umut, hem geçmişin acılarından sıyrılmamda, hem de mevcut sıkıntılara katlanma yürekliliğini göstermemde çok etkili oldu.
Hayata sıkı sıkı sarılma anındaki umudum basit bir beklenti veya sıradan bir arzudan ibaret olmamalıydı.
Basit olması durumunda biliyordum ki engellenebilecek veya vazgeçebilecektim. Umudumun hayal kırıklığı ile sonuçlanmaması için “sarılmaya değer bir amaca" yönelik olması gerekiyordu; öyle de oldu!


Artık her insanın alın yazısının kendi avucunda yazılı olduğunun bilinciyle yaşıyorum; 
bu görüşün doğru olduğunu  nereden mi biliyorum?
İnsanın tümüyle kendi elinden çıkan ve sadece kendisine ait olan bir yaşam sürdürmesinden...
  • Saffet Dağdeviren (Yaşama Sanatçısı)
  • Doğum tarihi: 12.05.1952
  • Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi Mezunu.
  • SEGEM (Sınai Eğitim ve Geliştirme Merkezi) Genel Müdürlüğü'nde 10 yıl çalıştı.
  • Panel Eğitimi 26 Şubat 1990 yılında kurdu.
  • 38 yıldır eğitim dünyası içinde.
  • Birçok gazete ve dergide röportajları ve yazıları yayımlandı.
  • Hobi olarak sürdürdüğü konular içinde yer alan "Kuş Evleri” yazı ve fotoğrafları Amerika, Finlandiya ve Birleşik Arap Emirliklerinde yayımlandı.
  • "Yaşama Sanatı", "Yönetici Geliştirme", "İletişim Becerileri" ve "Eğiticinin Eğitimi" konularında seminer konuşmacısı.
  • Yaşam Koçluğu ve Yeniden Doğuş Profesyonel Destek Merkezi Kurucusu ve Yaşam Koçu.
  • “Kendi Geleceğini Yaratan İnsan – Yaşama Sanatı” kitabının yazarı!